Ana içeriğe atla

American Honey


Andrea Arnold son filmiyle, bir grup gencin Amerikan taşrasındaki yolculuğuna göz atıyor. Grubun heyecan ve coşkusunu meraklı kamerasıyla takip eden enerjik bir yol filmi "American Honey"
American Honey çöplükte bulduğu paketlenmiş tavuğu eve götürmeye çalışan Star'ı tanımamızla açılıyor. Daha sonra O'nu maceraya sürükleyecek olan grupla tanışmasıyla devam ediyor. Geçimlerini dergi satarak sağlayan ve sürekli parti yaparak yollarda takılan bu grup Star'ı da aralarına katarak yola koyulurlar.
Bir minibüs dolusu rotasız gençle birlikte Arnold'un kamerası bize rehberlik ediyor. Minibüs'te çalan müzikler filmin temposunuda ayarlıyor. Geneli Hip-hop tarzında şarkılardan oluşan müzik kuşağı filmin ruhuna uygun olarak seçilmiş bir playlist.
Film eğlenceli bir yol hikayesinin yanında alt planda işleyen güçlü bir kapitalizm alegorisi de yaratıyor. Bir minibüs dolusu gencin arasında benzerini serbest piyasa ekonomisin de görebileceğiniz bir rekabet fitilinide dergi satış işinin başındaki Krystal ateşliyor. Askeri bir disiplinle sonuç odaklı(merkezde para) çalışan Krystal dergilerin satılması için gençleri karşısındaki müşteri kitlesine göre şekil aldırıyor, sonucun para olduğu bu yapıda her türlü yalan ve dalavere normal karşılanıyor. Satışın yapılmadığı hallerde ise acımadan gruptan atabiliyor. Gruba dahil olarak dergi satış işine başlayan Star'a işi grubun gediklisi Jake öğretiyor. Star Jake'in satış tekniklerini ahlaki bulmadığı için bu yöntemlere karşı çıkıyor. Satış yaptığı kişilere yalan söylemek yerine onların gününü, hikayelerini paylaşıyor. İhtiyaçları dahilinde satış yapıyor bazen de satış bile yapamadan günü tamamlıyor. Kapitalizm'in ve onun temsilcisi Krystal'in tekniklerine alternatif olan merkezine para yerine insanı alan bir yapıyla satışlarını gerçekleştiriyor.
Film hem iyi bir yol filmi hemde yerinde tespitler yapan bir kapitalizm alegorisi ama bunun yanında yeşil çimler üzerinde yuvarlanan, tutkusu perdeden fırlayarak hissedilebilir kılan bir aşk hikayesinede ev sahipliği yapıyor.
Profesyonel oyuncuların yanında amatör oyuncuları filmin kastını oluştururken. Aralarında filmin renkliliğine uygun bir harmoni yakalamış gözüküyor Andrea Arnold.
Otel önünde E-40'ın Choices'ı eşliğinde çekilen yarı video klip vari sahne ise sinema tarihine geçecek türden.
2017'nin en iyilerinden bir tanesi olacaktır mutlaka, kaçırmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas