Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Captain America - Civil War

Captain America - Civil War son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan kahramanların birbiriyle olan kavgalarının Marvel evreninde geçen versiyonu. Fakat film diğer türdeş uyarlamalardaki sorunları da devam ettirme özelliğine sahip. Kahramanlar arasında kutuplaşma yeterli düzeyde kurulamayınca filmin dramatik yapısı havada kalıyor. 2 dk oturup konuşulsa çözülecek sorun bir sürü anlamsız diyalog ve yanlış anlaşılmayla ergen düzeyinde kahramanların çatışmasına neden oluyor ve inandır ıcılıktan uzak filmler ortaya çıkıyor. Geriye mizah dozu yüksek, aksiyonu stilize, popcorn eğlenceliğinden öteye gidemeyen bir film kalıyor. Marvel evrenindeki her bir karakterin birbiriyle bir şekilde bağlantılı olması ise kendi adıma tatsız bir durum ve izleyici için kafa karıştırıcı.(Her karakter diğer filme konuk olabiliyor.) Bu filmin devamını Avengers 3'te mi izleyeceğiz? Yoksa Ant-man 2'de mi? Sanırım bir sürpriz yapıp Iron Man 4 çekilirse aynı ekibi orada bile görebiliriz...

Sarmaşık

Serdar Akar’ın 1998 tarihli yapıtı ‘Gemide’, küçük bir kum kosterinin boğazı arşınlarken yaşadığımız coğrafyanın topoğrafisini çıkartıyordu. Benzer şekilde Tolga Karaçelik’in ‘Sarmaşık’ı da beş kişiden oluşan gemi mürettebatından bir memleket alegorisi yaratıyor. Hiyerarşinin ağır şekilde hissedildiği, baba-oğul çatışmalarının geri kalmadığı, herkesin birbirinden nefret ettiği fakat bir arada da yaşamak zorunda olduğu bir evren bu. Bu kadar erkeğin olduğu bir ortamda gemi is e beklenildiği üzere dişi formda. Anaç formuyla karakterlerini besliyor, koruyor, ekmeklerini kazanmalarına vesile oluyor. Kentsel dönüşüm yüzünden evi yıkılanı, muhafazakarı, beyaz türkü, kürdü, işsiziyle tam bir Türkiye fotoğrafı çeken yönetmen karakterler arasında güçlü bir gerilim kuruyor. Filmi politik düzleme çekerek okumalara neden olan en önemli etkenin bu olduğunu düşünmek yanlış olmaz sanırım. Zaten Kürt karakteriyle film alegorik anlatımın dışına çıkarak diyeceklerini aleni bir şekilde dile geti

The Witch

Korku sineması adına son dönemde sevindirici bir dönemden geçiyoruz. Çok iyi olmanın ötesinde başyapıt mertebesinde her yıl bir film mutlaka izliyoruz. Severin Fiala, Veronika Franz imzalı Ich seh ich seh, David Robert Mitchell imzalı It Follows ve Jennifer Kent imzalı The Babadook bir çırpıda aklıma gelen filmler oldu. Son olarak bu halkaya büyük bir sürpriz yaparak Robert Eggers imzalı The Witch eklendi. 17 yüzyıl İngiltere’sinde William ve Katherine çifti beş çocuklarıyla birlikte bir plantasyonda yaşamaktadır. William’ın kilisenin bulunduğu yerde vaaz vermesiyle topluluğa ters düşen aile dışlanır ve ıssız bir ormanın içerisinde yaşamaya başlar. Yeni doğan çocukları Sam’in ortadan kaybolması ailenin etrafında esrarengiz olayların başlamasına neden olur. Cadı, birçok dinde ve mitolojide kötü amaçlarla kullanılan doğa üstü güçleri olduğuna inanılan kişidir. Popüler kültürde bu uğursuz imajının yanında süpürge, kazan ve asalarla da ilişkilendirildi. Bazı kaynaklara göre ise ca

Batman vs Superman

Batman vs Superman bir rekabeti işaret eden isminin hakkını veremeyen iki karakteri arasındaki çatışmayı çocukça bir düzeyden bir tık bile yukarı çıkaramayan bir film olmuş. İkili arasında güçlü bir gerilim kurulamayınca ister istemez gözler filmin kötüsü Lex Luthor'a dönüyor. Filme "Joker" tarzında mizahi bir üslupla entegre edilen Luther ne yazık ki felsefe konusunda aynı başarıyı gösteremiyor. Joker'in aksine okulda tüm Felsefe derslerini kırmış acemi bir filozof edasıyla  tiradlarını patlatıyor. Hal böyle olunca uzun süresi boyunca bir türlü derinleşemeyen, anlamsız bir karanlığa hapsolmuş ve Wonder Woman filme dahil olana kadar bölümde ise mizah ve aksiyondan nasibini alamamış bir uyarlama ile karşı karşıya kalıyoruz. Daha önce kalabalık kahraman kontenjanıyla Watchmen'de çalışan ve ortaya oldukça başarılı bir uyarlama ortaya koyan Zack Snyder bu sefer sınıfta kalıyor. Yılın şu ana kadar olan bölümünde çizgi uyarlamalar kazananı ise kuşkusuz uçarı tarzı