Ana içeriğe atla

Frances Ha



The Squid and the Whale ile sinefillerin ismini hemen kenara not ettiği Noah Baumbach son filmi “Frances Ha” ile modern dansçı olma hayalleri kuran bir karakteri alarak oldukça eğlenceli bir seyirliğe imza atıyor.
Üniversite sonrasında ev arkadaşı Sophie ile bağımlı bir hayat yaşayan Frances modern dansçı olma hayalleri kurmaktadır. Ev arkadaşı Sophie’nin başka bir eve çıkmaya karar vermesiyle birlikte Frances’de ayakta kalmayı öğrenmeye başlar. 

Baumbach’ın senaryosunu başrol oyuncusu Greta Gerwig ile birlikte kaleme aldığı film, Frances’in Sophie için erkek arkadaşıyla ayrılma sahnesiyle açılıyor. Daha sonrasında ise Sophie ayrı eve çıkarak Frances’i yalnız bırakıyor. Frances ve Sophie’nin aralarındaki simbiyotik ilişkinin kırılmasına yol açan bu durum Frances’in büyümek zorunda kalma, konaklama ihtiyacını gidermek için didinip durma ve olmak istediği şeyin(modern dansçı) hayallerinden feragat etme durumlarına yol açıyor. 

Sophie’nin hayatından çıkmasıyla birlikte Frances başka insanların yanında kalarak farklı tecrübeler ediniyor. Kısa süreliğine de olsa taşradaki aile evine sığınıyor. Fakat Sophie ile kurduğu organik bağı bir türlü koparamıyor. Bu bağlamda filmin en önemli bölümünü Frances’in ani bir kararla Paris’e gittiği bölümler oluşturuyor. Rüya şehir Paris yönetmenin elinde Frances’in psikolojisini resmedercesine sıkıcı kadrajlanıyor. Yine burada Sophie ile yaptığı telefon konuşması ise aralarındaki bağın gevşemeye başladığı an oluyor.

Frances Ha üniversitei sonrasında şehirde tek başına ayakta kalmak, kira parasını ödemek gibi gündelik sorunlarla baş etmek zorunda kalan bir karakter üzerinden aslında hayatın sıradanlığını kabul etme sürecini anlatıyor. Frances bu sıradanlığı kabul ettikçe Sophie ile aralarındaki organik bağ gevşiyor. Modern dansçı olma hayalleri daha gerçekçi bir düzleme taşınıyor. Frances büyüyor …

Frances ile Sophie arasındaki organik bağın benzerini yakın zamanda kaybettiğimiz Seyfi Teoman imzalı Bizim Büyük Çaresizliğimizde de görmek mümkündü. Birbirine yakın karakterler diyebileceğimiz Sophie-Frances ve Ender-Çetin’in hayatın içindeki hezeyanlarını, coğrafyalar farklı olsa bile aynı kuşağın sütten geç kesilme hikâyeleri olarak okumak mümkün.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas