Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Battleship

Uzaylı istilası sinemanın keşfedilişiyle birlikte en çok kullanılan türlerden bir tanesidir sanırım. Soğuk savaş döneminde SSCB tehdidinin bir tezahürü olarak Amerikan milliyetçi filmlerin de önemli bir yer buluyordu. Şuan tabiki SSCB artık  yok; fakat bu sinemasal gelenek hala devam etmekte.Sinema severler için büyük bir şans olarak iyi yönetmenlerin elinde ustaca politik alegorilere dönüşen yapımlarda izlemedik değil. Son olarak District 9 ile Neill Blomkamp bizlere uzaylıları dünyalıların elinde acınacak hale getiren bir hale sokarak türde bildiğimiz çoğu klişeyi ters-yüz etmişti. District 9'dan sonra Amerikan yapımı arka arkaya bi'çok istilia filmi izledik. Cowboys and aliens, Battle Los Angeles, ve TV dizisi Falling Skies kabaca District 9'in oluşturduğu başarılı konsepte öykünen vasat yapımlar olarak ortaya çıktılar. Battleship'te yine bu yapımlardan bir tanesi. Hopper kardeşlerden büyük olan donanma da oldukça iyi bir kariyere sahiptir. Küçük Hopper ise da

Falling Skies

Falling Skies'in ilk sezon birinci bölümünü izledikten sonra dizinin nasıl olsa ikinci sezonu göremeyeceğini düşünerek sevmediğim halde bitirmiştim. Sezon ortalarına doğru ikinci sezon için anlaşılırken bu seferde nasıl olsa 3. sezonu görem ez diye düşünüyordum ki ikinci sezon başladıktan kısa bir süre sonra 3. sezon anlaşması yapıldı. Dramatik yapının tam olarak kurulamadığı, karakterler arası sağlam bir çatışmanın sunulamadığı ilk sezonun ardından, ikinci sezonda aynı sorunlarla devam ediyor. Aslında karakterler arası çatışma için oldukça uygun bir ortam dizide var. Uzaylılar tarafından istila edilen dünya politik bir alegori yazmak için oldukça elverişli bir konu, ya da baba-oğul , sivil-asker, iyi-kötü çatışmaları ya da Battlestar Galactica'da iyi bir şekilde sunulan politik rekabet için dizide iyi bir zemin mevcut, fakat bu çatışmalardan senaristler özenle kaçınıyorlar. Hal böyle olunca dizinin karakterleri fazla bir gelişim gösteremiyor. Mevcut karakterlere alternatif

Detachment

Edward norton'un bir nazi sempatizanı karakteri canlandırdığı american history x filmiyle ile büyük bir çıkış yapan tony kaye uzun zamandır sesi çıkmayan yönetmenler arasındaydı. yeni filmi "detachment" ile yönetmen başarı seviyesinin olduk ça düşük olduğu sorunlu bir okulda yedek öğretmenliğe başlayan henry'nin (adrien brody) hikayesine odaklanıyor. film, öğretmenlik mesleği üzerine yapılan çeşitli tespitlerle açılıyor. henry'nin okula adım atmasıyla birlikte sorunlu bir okulda olabilecek problemlerle karşılaşmasıyla devam ediyor. ve henry kısa bir süre içerisinde sevilen bir konuma geliyor. bunu; eğitim sisteminin bilinen; derse zorunluluk, sıkıcı kalın kitaplar ve o kitapların içerisinde sanki hayatın dışında gibi duran ve hiçbir zaman işimize yaramayacakmış gibi gözüken bilgiler yığınını sıkıcılıklarını tersyüz ederek başarıyor. zaten öğretmenlik mesleğinin aşılması zor en büyük paradoksudur "didaktik" olmamayı başarabilmek. söyleyince bile sa