Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sibir, Monamur

31. İstanbul Film Festivalinde de gösterilmiş olan Siberia Monamour, Rus yönetmen Slava Ross’un ilk filmi. Sibirya'da kış gelmek üzeredir ve ormanın iç kısımlarında yabani bir hayatın tam merkezinde Ivan ve torunu tek başına yaşamakta ve to run uzun süredir babasını beklemektedir. Oldukça büyük sıkıntılar yaşarayarak hayatlarını idame ettiren dede-toruna tek sahip çıkan köyde yaşayan akrabalarıdır. Fakat akrabaları bu yardım nedeniyle karısıyla sık sık bozuşmaktadır. Film ilk yolunu buradan açarken diğer yolunu ise iki askerin bir fahişe almak için köye doğru yol almaları üzerinden ilerletiyor. İlk yolunu dede-torun'un doğa da tanrı inancına dayalı yaşantısı üzerine yönelirken ,ikinci yolunu askerlerin arasındaki hiyerarşi oyunu üzerine odaklıyor. Yönetmenin en başarılı yaptığı şeylerden bi'tanesi kuşkusuz oldukça doğal yer yer belgesele yaklaşan yönetimi oluyor. Tabi doğa ortamında çekildiği için böylesi bir hissiyatın oluşması kaçınılmaz fakat filmin kapalı mekanlar

Glamour

                                                                                                   

God Bless America

God Bless America, Bobcat Goldthwait'in senaryosunu ve yönetmenliğini yaptığı merkezine orta yaşlı Frank'i alan bir yapım. Frank uyku ve migren sorunları yaşayan American Superstar, Big Brother gibi programların insanlar üzerindeki etkileri nden nefret eden orta yaşlı bir karakterdir. Beyninde tümör olduğunu öğrenmesiyle birlikte intiharın eşiğine gelen Frank tetiği kendi yerine nefret ettiği bu kitleye doğrultuyor. Roxy ile tanışmasıyla birlikte, ikili yollarda kaba ve kendilerince ölmeyi hak eden insanları avlamaya başlıyorlar. Fight Club'dan, Leon'a , Bonnie and Clyde'dan Natural Born Killers'a kadar referansları bol tutan Goldhwait temel olarak sonuna kadar belli bir ritm yakalamış olsa da filmde fazlasıyla sarkan kısımlarda mevcut. Mesela tüm eyaletlerde katliam yapan ve yüzleri ara sıra kameralara da yansıyan iki amatörü polis dahil kimse neredeyse tanımıyor. Yer yer fazlasıyla didaktik bir dille mesajlarını izleyicisine gönderen Goldhwait, bu kadar b