NBC her ne kadar Bir zamanlar Anadolu'yla dışına çıkmış gibi gözüksede "minimal" bir dille filmlerini tasarlayan bir yönetmen. Hiçbir kolaycılığa kaçmayan, gereksiz herhangi bir görüntü ya da dialoğun bulunmadığı, ucuz numaralara bulaşmayan bir sinema dili bu. Bir zamanlar anadolu'da yönetmenin kalabalık bir ekiple çalıştığı hem de bütçesinin büyüklüğünü göz önünde bulundursak bile yine o minimal tarzından hiçbir şey kaybetmiyor. Film boyunca "kokan" bişelere dair yapılan dialoglar her izleyenin dikkatini çekmiştir. Bresson'un o ünlü mottosunu*** akıllara getiren filme yapılan bu eklenti filmin tamamı içinde önemli bir yer ediniyor. Arabaya doluşmuş bir grup insanın hikayesine odaklanan filmde hatırlanıldığı üzere en gözümüze çarpan şey aralarındaki güç ilişkisiydi. Herkes bulunduğu konum kadar dilini dönderiyordu. İşte birbirinden hoşlanmayan fakat bu işi yapmak zorunda olan bu bir araba dolusu insanın ilişkilerini en iyi şekilde anlatan şey "kokmak" durumu oluyor. Filme harika bir şekilde serpiştirilen "arabada manda yoğurdu" "muhtarın evinde kuzu eti" ve yine "muhtarın evinde ölünün kokması" dialogları cinayeti çözümlemeye çalışan bir grup insanın güç hiyerarşisi oyununda hem kara bir mizah yaratıyor, hem de bu güç hiyerarşisi oyununun tanımlamasını yapıyor...
***"Güzel kareler ya da güzel görüntüler değil; gerekli görüntüler, gerekli kareler."
***"Güzel kareler ya da güzel görüntüler değil; gerekli görüntüler, gerekli kareler."
Yorumlar