Adini daha cok donem filmleriyle duyurmus olan "Joe Wright" son filmi "Hanna" ile modern bir masala imza atmis. Eski bir CIA ajani olan babasi tarafindan medeniyetten uzakta olum makinesi olarak yetistirilen Hanna; 14 yasina geldiginde ilk suikastini islemesi icin medeniyete dogru yol aliyor. Cate Blanchett'in oynadigi "Marissa" karakterinin filme dahil olmasiyla birlikte Oedipus kompleksinin kiz cocuklari icin olan versiyonuyla yani Elektra kompleksiyle; intikam oykusunun psikolojik temelini olusturuyor. Hanna'nin Marissa karakterine benzeyen bir ajani vahsice oldurmesi, Marissa'nin ilk karsilasmalarinda Hanna'ya hukmetme cabasi ise bu karmasanin gorsel karsiliklari oluyor. Filmde Hanna'yi oynayan "Saoirse Ronan", Marissa'yi oynayan "Cate Blanchett" 'in ustun performanslarina The Chemical Brothers'in filmin gerilim ve aksiyonuna ve ses kurgusuna gore sekillenen plazmik muzikleri ve Joe Wright'in soguk, mat kadrajlari ve aksiyon sahnelerindeki planlari eslik ediyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar