Usta yonetmen John Carpenter'in uzun bir aradan sonra cektigi ilk uzun metrajli film. Yonetmen 1966 yilinda bir akil hastanesinde gecen teen slasher ile geri dondugu uzun metraj arenasinda eski performansindan oldukca uzak bir ise imza atmis. Fakat yonetmenin en son cektigi uzun metraj felaketlerinden siyrildiginin ve en azindan izlenebilir bir is ortaya koydugu bir film oldugunu da rahatlikla soyleyebiliriz. 1966 yilinda gecen film, ayni zamanda sanki 1966 yilinda cekilmis bir filmmis gibi duruyor. Yonetmenin bizleri koltuga civiledigi filmlerine donme sinyallerini vermesi serefine ....
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar