Bizim buyuk caresizligimiz, Tatil Kitabi'nin ardindan Seyfi Teoman'in ikinci ve yeni filmi. Tatil kitabinda bir buyume hikayesine odaklanan yonetmen yeni filmiyle buyumek istememe hikayesine odaklanmis. Lise yillarindan beridir arkadas olan ve artik ayni evi paylasan orta yasli Ender ve Cetin'in hayatlarina trafik kazasinda anne-babasini kaybeden arkadaslari Fikret'in kardesi Nihal girer. Fikret'in Almanya'ya gitmesi gerektigi icinde Nihal'le ilgilenme gorevi Ender ve Cetin'e kalir. Ikilinin boyle bir sorumlulukla birlikte ebeveyn sorunlarina adim atmak zorunda kalmalari, Nihal'i yetiskin bir birey olarak topluma sunarken, ikili icin yuzlesmek ve tekrar duvara toslamak zorunda kaldiklari bir duruma donusuyor. Olaylar Nihal icin bir buyume hikayesine donusurken, Ender ve Cetin icinse buyumeme hikayesine donusuyor. Filmin ismi ise Ender ve Cetin'in bu ironik (buyutme-buyumeme) durumuna isaret ediyor. Yonetmenin soguk Ankara gorselleri, Tatil Kitabin'da da yaptigi gibi ses kurgusundaki dahice oyunlar, filmi cok daha iyi bir film yapiyor.
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar