Ana içeriğe atla

Tropa De Elite 2


2007 yilinin en guzel surprizlerinden bir tanesi "Tropa De Elite" ve yonetmeni "Jose Padilha" idi. 2011 yilina geldigimizde Jose Padilha bizlere bir surpriz daha yaparak devam filmiyle karsimiza cikti. Ozel bir tim icerisinde gorevli "Nascimento" 'nun gorevi cercevesinde yaptiklarinin ve bunun sosyal hayatindaki yansimalarini yonetmen ilk filme bizlere sunmustu. Ikinci filmle birlikte sosyal hayatindaki bu gel gitlerin bir taraftan Nascimento'da biraktigi izlere (Karisindan ayrilmasi, cocugunun O'ndan uzaklasmasi) bir taraftan da is hayatindaki yukselisine tanik oluyoruz.(Nascimento'nun suca karsi olan savasini buyuterek "Sistem" ' yoneltmesi) Yonetmen Jose Padilha "sistem" gibi uzerine saatlerce konusulabilecek bir konuyu gayet basit bir dille ve gayet akici bir sekilde anlatmasi filmin birinci basarisi, en buyuk ve ikincisi ise filmin yonetmenin kendi ulkesinden; yani Brezilya'dan cikmis olmasina ragmen evrensel bir dile sahip olmus olmasi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas