Amerikan TV dizilerinin, Hollywood'dan daha kaliteli isler ortaya koymasi, unlu yonetmen ve oyunculari da bu sektore rahatlikla dahil etti. Steven Spielberg, Tom Hanks, Sam Raimi derken simdi de Frank Darabont hem senaryosunu, hem produktorlugunu ve bir bolumunun de yonetmenligini yaptigi "The Walking Dead" ile sektore kendi ismini de dahil etmis. The Walking Dead salgin sonucu, insanlarin zombiye donusumu uzerine ve bu salgindan kurtulan bir gurubun hayata tutunma cabalari uzerine bir drama... Filmin yapimcisi ve senaristi Frank Darabont olunca ister istemez yapimda fazlasiyla izlerini gormek mumkun, hatta son filmi " The Mist" 'e oldukca benzemekte. Yonetmen yine hayatin belli kademelerinde ki insanlari ortak bir arayis icerisine (hayatta kalmak) sokarak cesitli sorgulamalara(Ahlak, kanunlar, kurallar) girismis. Esini aldatan bir kadin, esine siddet uygulayan bir koca, gecmisinde cesitli suclar islemis oldugunu dusundugumuz bir suclu, ve kanunlarin yerle bir oldugu yerde bir kanun insani olarak kasabanin serifi; yapimci,yonetmen ve senarist Frank Darabont'un sorgulamalarina hizmet eden gostergeler oluyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar