Fatih Akin'in sinemasinda muzigin etkin bir rolu var. Bunu daha once izledigimiz filmlerinde de fazlasiyla vakif olmustuk. Filmlerinde, muzigin o evrensel ruhunu, dunya muziginden sundugu seckilerle fazlasiyla bize hissettiriyor. Soul Kitchen'da O'nun bu ozelligini koruyor. Fakat; film Fatih Akin'in zirvesi diyebilecegimiz "Yasamin Kiyisinda" ve "Duvara Karsi" gibi filmlerinin yaninda vasat kaliyor. Soul Kitchen'da da, önceki filmlerinde asina oldugumuz "kimlik problemi" uzerinden yarattigi dunyalara yine cok yonlu karakterleriyle cevap ariyor. Bir yerlere ait olamayan bu karakterleri icin Fatih Akin'in filmleri ise bir "kozmopolis" olma niteliginde...ve bu kozmopolis'te insanlarin en buyuk iletisim ve etkilesim araci ise filmlerin de etkin bir sekilde kullandigi Muzik...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar