Çektiği başyapıtlarla ustalık mertebesine erken ulaşan büyük yönetmen David Fincher yeni filminde Scott Fitzgerald'ın kısa hikayesinden bir uyarlamayla karşımızda. Filmin senaryosu Fitzgerald'ın hikayesinden oldukça farklı. Fincher; Seven ile Fight Club ile günümüz insanının bunalımını irdelerken, Benjamin Button ile bu bunalımın başlanğıcına odaklanıyor ve hayat macerası bir devlet hastanesinin doğum kliniğinde başlayan oradan yuvaya, yuvadan okula, sonra da ya bir fabrika ya da bir büroya geçen ölümü bile kendinin olmayan insanın mahpus kaderini filmde Mr Cake'in ters yöne hareket eden saatiyle ve Benjamin'in ters yöne hareket eden yaşamıyla aşmaya çalışıyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar