Aslında başıma gelecekleri bildiğim için sürekli olarak seyrini ertelediğim büyük prodüksiyonlu çizgi roman ve çizgi film serisi Transformers'ın yönetmen koltuğunda büyük bütçeli filmlerin yönetmeni Michael Bay var. Çektiği diğer filmleri düşününce Transformers için biçilmiş kaftan olmuş Michael Bay. Popcorn filmlerini iyi bilen, seyirciyi eğlendirebilen ve efekt konusunda da oldukça iyi bir isim. Sinemaya uyarlanması yıllarca efekt konusunda belli bir zorluk taşıdığı için rafa kaldırılan yapım günümüz teknolojisinde o tozlu raflardan geri alınarak beyazperdeye uyarlanmış. Fakat filmin asıl sorunu da aslında efektlerle birlikte başlıyor. Efektlerin zorluğu nedeniyle çekilemez şeklinde oluşan düşünceleriniz; biranda efektler nedeniyle çekilmemeliye dönüşüyor.(-Hayır,efektleri gayet güzel ve yerinde- ) Fakat; film boyunca hem işitsel hem de görsel olarak maruz kaldığınız efekt bombardımanı, izleyicisini film bittiğinde oldukça yorgun bir halde bırakıyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar