I. Dünya savaşında Almanlara karşı kazandığı başarılarla amiralliğe yükselen Aleksandr Vasiliyeviç Kolçak sosyalist devrimle birlikte sınıfsal statüsünü kaybetmeyi hazmedememiş Kızıllara karşı, yapılan savaşın (Beyaz Ordu) diğer tarafını oluşturmuştur. Yönetmen Rus halkının fakirliğini göstermek yerine aristokrasinin büyüleyici atmosferini ve filmin merkezine koyduğu aşk hikayesiyle birlikte kızıl devrimi sanki boşa çıkarma gibi bir amaca girişmiş ve ortaya oldukça yanlı bir film çıkmış...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar