Son dönem korku sinemasının iki çıkış noktası vardı; bir tanesi uzak doğu sineması ve avrupadan özellikle Fransa'dan gelen korku filmleri olmak üzere, bunlar olurken bizim ülkemiz islamik motifli korku filmleriyle izleyenleri korkutmaya çalışırken, Amerikan korkuları ise tamamen bir çıkmaz içinde ve halen bu devam etmekte. Çıkmazı açabileceğine inandığım büyük ustalar da bu çıkmazda kendilerini kaybetmişler gözüküyor. Bu çıkmazı açabilmek için Hollywood iki farklı yöne eğilim gösterdi birincisi uzak doğu korkularının yeniden çevrimleriyle, ikinci olarak ise uzak doğu ve avrupadan yönetmen transferleriyle bu olumsuz durumu kırmaya çalıştılar. Mirrors bu iki durumun bir sentezi olarak göze çarpıyor. Haute Tension ile hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinen, filmin görsel yönüyle hayran bırakan Fransız yönetmen Alexandre Aja, daha sonra Wes Craven'in The Hills Have Eyes'inin yeniden çevrimiyle karşımıza çıkmıştı. Bu sefer ise yönetmen 2003 Güney Kore yapımı, Geoul sokeuro'nun yeniden çevrimiyle karşımızda. Ben Carson (Kiefer Sutherland) önceleri hayatı yolunda giden bir polis memurudur. Meslektaşı olan NYPD polisini yanlışlıkla vurmasının üzerinden yaklaşık olarak bir yıl geçmiştir ve bu kaza hem işine mal olmuş hem de alkol ve öfke problemini doğurmuştur. Bunun üzerine ablasının yanına yerleşir. Daha önce yangın çıkmış bir alışveriş merkezinde gece bekciliği yaparak hayatına yeniden bir şekil vermeye çalışan Ben Carson buradaki aynalarda bir gariplik sezer ve ailesini kurtarmak için aynalar içindeki sırrı çözmek zorunda kalır.
Ben'in işlediği suç yüzünden üzerindeki yogun baskıyı,ruh halindeki çıkmazları ve hafif şizofrenik yanını, yüzleşmelerini yansıtabilmek için aynalar gerçekten iyi bir metafor olmuş. Tekinsiz bir bina, upuzun koridorlar, karanlık dehlizler, filmin gerilim düzeyini oldukça üst sınırlara taşıyor. Hollywood menşeli, korkutucu bir korku film izlemeyeli uzun zaman oldu diyenler için oldukça ideal bir seçim gibi duruyor film.
Son olarak Uzakdoğu uçarılılığının Hollywood sinemasında biraz eğreti durduğunuda not düşmek isterim...
Ben'in işlediği suç yüzünden üzerindeki yogun baskıyı,ruh halindeki çıkmazları ve hafif şizofrenik yanını, yüzleşmelerini yansıtabilmek için aynalar gerçekten iyi bir metafor olmuş. Tekinsiz bir bina, upuzun koridorlar, karanlık dehlizler, filmin gerilim düzeyini oldukça üst sınırlara taşıyor. Hollywood menşeli, korkutucu bir korku film izlemeyeli uzun zaman oldu diyenler için oldukça ideal bir seçim gibi duruyor film.
Son olarak Uzakdoğu uçarılılığının Hollywood sinemasında biraz eğreti durduğunuda not düşmek isterim...
Bunu Seven Şunu da Sevebilir : Silent Hill (2006)
Yorumlar